Son Dakika! Bakan Nebati’den eski Merkez Bankası Başkanı’na dolara müdahale yanıtı: Hiçbir şekilde müdahale olmadı

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Türkiye’nin sıcak ekonomik gündemini TRT 1 ve TRT Haber ortak yayınında değerlendirdi. Bakan Nebati, Merkez Bankası eski Başkanı ve İYİ Partili Durmuş Yılmaz’ın, “Piyasa Erdoğan’ın bu söylemlerini satın almadı, şu anda piyasaya kesin bir müdahale var. Gerçeği sabah göreceğiz. Bence kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bu bir alım fırsatıdır. Başka bir şey değildir. Bence kaldığı yerden bu iş devam edecektir.” yorumun da yanıt verdi.

DURMUŞ YILMAZ’A MÜDAHALE YANITI

Durmuş Yılmaz’ın hesap vereceğini söyleyen Bakan Nebati, “Cumhurbaşkanımız bir açıklama yapıyor ve bu açıklama piyasanın deyimiyle satın alınıyor. İnsanlar gece dövizlerini bozdurmaya başlıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde Merkez Bankası’nda başkanlık yapmış olan bu beyefendi diyor ki ‘Bu bir müdahale ile yapılmıştır’. Hiçbir şekilde müdahale olmadı. Bu spekülatif değil de nedir? Bu beyefendi hesap verecek. Cumhurbaşkanımız kürsüden indiğinde düşmeye başlamıştı, çünkü bu köpüktü.” ifadelerini kullandı.

Yeni Sistem Uzun Vadede Nasıl Etki Eder? Ekonomi Yazarı “Tek Faydası Şu” Diyerek Yanıtladı

“ŞİMDİ NORMALE DÖNDÜK”

Türkiye’nin ekonomide normale döndüğünü belirten Bakan Nebati, “Şimdi öncellikle hayırlı olsun. Hem bir model öne sürüyoruz hem de Sayın Cumhurbaşkanımız dün biliyorsunuz adeta bir manifesto yayınladı. Ve o andan itibaren de Türkiye’de her şey değişti. Aslında bu değişim, bir normalleşme. Son birkaç aydır yaşanan kur ataklarıyla ilgili yaşanan gelişmeler, ve buna ilişkin yapılan yorumlar aslında normal olmayan bir şeyin tartışmasıydı. Şimdi normale döndük. Gerek gerçek kişilerimiz gerek kurumlarımız gerek kamu yönetimi gerek siyasetimiz gerekse de sizler… Her şeyin normal çerçevesi içerisinde devam ettiği bir sürece giriyoruz.” diye konuştu.

Bakan Nebati’nin konuşmasından satır başları şu şekilde:

TÜRKİYE ÇOK ÖNEMLİ BİR SÜRECE GİRDİ

Bu Türkiye için çok çok önemli. Aynı zamanda yöneticiler açısından önemli fakat reel sektörün önünü görmeye gayret eden her türlü ekonomik aktivite de bulunan aktörlerin, önünü görebileceği çok önemli bir sürece girmiş olduk.

TÜRKİYE EKONOMİ MODELİ

Uzun süredir Türkiye modeli, Çin modeli, Güney Kore modeli gibi tartışmalar yapılıyor. Ben birkaç tespitte bulunarak niçin Türk modeli olduğunu, niçin özgün olduğunu, kendi iç dinamikleriyle uyumlu olduğunu ve diğer ülkelerden nasıl ayrıştığını ortaya koyan bir süre isterim. Küresel ekonomilerde gelişmekte olan ülkeler özellikle 2006 yılında eşitlenen payla bugün yüzde 58’lere varan bir pay alıyor. Yani gelişmiş olan ekonomiler, 1990’lı yıllarda yüzde 65’ler civarında bir payı alırken, gelişmekte olan ülkeler yüzde 35’ti. Ve 2007-2008’de bu bir çakışma noktasına geldi, yüzde 50’lik bir pay. Sonrasında ise gelişmekte olan ülkelerin aslında dünyadaki ticaretin büyük bir kısmını almaya başladıkları, dolaysıyla da bu imkanlar silsilesi içinde bazı ülkelerin öne çıktığını çok rahat görüyoruz.

DÖVİZE KDV İDDİASINA SERT ÇIKTI

Bir başkası çıkmış diyor ki “Bir kamu bankası yöneticisi sistemin nasıl çalışacağını açıklamış. Sistem çalışması ocakta tamamlanacak.” Bugün başladı sistem. Bu beyefendi hesap verecek. Türk Lirası’na karşı yapılmış haince bir saldırıdır. Döviz alım satım işlemleri kambiyo işlemidir, yüzde 18 KDV nasıl gelir? Bizim dövizle, alım satan yapanlarla işimiz yok. Bugüne kadar sermaye kontrolüne gidilmedi Türkiye’de. Türkiye’de can, mal, ırz, inanç güvenliği sağlanmıştır. Kambiyo kısıtlaması veya serbest piyasaya ilişkin söylenmiş her bir laf spekülasyon, manipülasyon değil, ihanettir. Türkiye modeli güçlü şekilde geliyor. Dünyanın en büyük havalimanlarından birini yaptık. Daha havalimanı yapmayacağız. Eksikleri gidereceğiz, onaracağız. Türkiye sağlık alanında dünyanın en güçlü ülkelerinden biri oldu ve bu salgında dünyaya örnek teşkil etti. Sosyal medyadaki her türlü yalan dolanla, trol/bot hesaplarla ‘Yandık, bittik’ demekle olmaz. Türkiye şu anda altyapısını bitirdi. Bir köprümüz var: Çanakkale Köprüsü. Bitirdik.

“KRİZDEN FIRSAT YARATTIK”

Türkiye alternatif tedarik merkezlerinin en merkezinde. Ticaret haritasında kaymalar oldu salgında. Krizden fırsat yarattık. Doğrudan yabancı yatırım çeken ülkelerin başında Türkiye. Türkiye bu tarihi fırsatı değerlendirecek. Makroekonomik istikrarı sağlayarak ve yüksek katma değerleri ürünleri teşvik ederek ihracatı teşvik edeceğiz, orta gelir tuzağını aşacağız. Modelimiz: Yüksek büyüme, düşük cari açık. 90’lı yıllarda hem düşük büyüme hem düşük cari açık. 2002-2020 döneminde yüksek cari açık, yüksek büyüme var, risk var. Niye Güney Kore değiliz? 1960 yılında G. Kore’de kişi başına düşen gelir 158 Dolar. Uzun süre sonra 31 bin dolara çıkmış Ama G. Kore bazı egemen güçlerin desteğiyle seçilmiş bir ülke. Çin 1960’ta 89.5 dolardan başlamış. Türkiye’de 509 dolardan başlamış, şu anda 9 bin dolar civarında. Türkiye’nin bir demokratik geleneği var, serbest piyasa deneyimi yadsınamaz, çok dinamik bir ekonomi var. Güçlü bir iş dünyamız var. Bu model ihracat eksenli bir kalkınma ve dikey büyümeyi getiriyor. Ana politikası ihracat teşvikleri, AR-GE’ye destek, çevre dostu yeni yatırımlara destek. Temel bilimler, mesleki eğitime destek vergi politikası ve sosyal politikalar. Sürdürebilir dengeli maliye politikası. Maliye politikamızdan asla taviz vermeyeceğiz. Yenilenmiş altyapı, dinamik reel sektör, siyasi istikrarla Türkiye serbest kambiyo rejimine tam bağımlılıktan vazgeçmeden piyasalardaki oynaklığı azaltamaya yönelik tedbirlerle bir model.

Bu modelin sonu finansal piyasalarda güven, beklentilerde iyileşme, risk priminde düşüş, kurda istikrar, daha fazla yatırım, üretim, istihdam, ihracatın artmasına sebep olan dış finansman ihtiyacın azaltılması, doğrudan yatırımların daha fazla alındığı ve toplam talepte içeride ve dışarıda artışın sağlanmasıdır.

“PAKET HIZLI BİR ŞEKİLDE UYGULANDI”

1960’lardaki Çin, Güney Kore değiliz. Biz 2021 yılındaki Türkiye’yiz. Tüm altyapı yatırımları gerçekleştirmiş, kişi başına düşen milli gelir itibariyle belli noktaya ulaşmış, dünya pazarının göbeğinde olan, sağlık sektöründe mucizeler ortaya koyan bir ülkenin bu yeni modelinin gerçekleştiği süre ne bir Güney Kore ne Çin süresidir. Süre Türkiye’yi en az 40 kat üst ivmeyle gerçekleştireceği süreç demektir. Paket açıklandı, hızlı bir şekilde uygulandı. Güvenilen, umut duyulan bir insan tarafından açıklandı. Şu andaki duruma bakın.

Hem de nasıl bir çözülme. Bireyseller yarışıyor. Bu daha da devam edecek. Bireysellerdeki likitide talebi dörtte bire düştü geçen Cuma’ya göre. Yarın talep edilen likitide miktarı dörtte bire düştü. Parasını çekmeye gidenler kapıdan geri döndü. Bunlar net bilgiler. Neden? Güven geldi. Bireyler akılcıdır, her insan kendi geleceğini düşünür, ayıp bir şey yapmazlar. Türkiye’de birileri bu ülke içerisindeki kaosla, iktidar değişimini hedeflediği için bazen bir yalpalanma ve bireylerin etkilenmesi söz konusu olabiliyor. Bir karşılığı yoktur.

“GERÇEK FİYATLAMA İYİ BİR NOKTAYA GELECEKTİR”

Hiçbir şekilde doları dün gündüz noktalarına getirecek karşılığı yoktu. Sonuçta bireyler şunu gördü, güvenli açıklama, akılcı tedbirler silsilesi, artık bunu ülkeye zarar verecek noktaya geldiği için hızlı bir dönüşüm gerçekleştirdi. Biz tüm bireylerin ihtiyaçlarını karşılayacak, kurumsal yapıların her türlü ihtiyaçlarını giderecek önemli bir tedbirler silsilesini açıkladık. İyi bir yerde dengeye gelecektir. Gerçek fiyatlamanın oluştuğu noktaya doğru gidiyoruz. İhracat rekorlarla gidiyor. Gerçeklerden ve piyasadan uzak değiliz. Son 1 aydır muhalefetin, sosyal medyanın destekleri ve birtakım STK’ların ortaya koyduğu davranışla istikrarı zedeleyecek açıklamalarla bu noktaya gelindi.

“BENİM PİYASADA HER ŞEYDEN HABERİM OLUR”

Benim piyasada her şeyden haberim olur. Dostlarım, arkadaşlarım var. Sabahtan akşama kadar dinlerim. Ayda yaşamıyoruz biz. Piyasada öngörülebilirliğin kaybolduğu, tedarikte, fiyatlamada sıkıntıların olduğu, vadeli olan satışların geriye çekildiğini gördük. Döviz oynamalardan kaynaklanan fiyatlamada bir üst seviyede yapıldı. 15 liraya geldiğinde 16 liraya yapıldı. Niye? Göremiyor. Biz yok diyoruz, problem var diye üretenler oldu.

Bakan yardımcılığım döneminde her ay bir şehirde iş dünyasıyla toplantı yaptım. Her alanda turizm, tarım, hizmet sektörü, sanayide. Bana ulaşamayan hiç kimse yoktu. İlk toplantımızı bakan olur olmaz iş dünyasıyla yaptık. O gelsin, o gelmesin demedik. Türkiye’de en üst seviyede hizmet yapan, onlar başımızın tacı, hangi ideolojiden olursa olsun. Bankacılar da dahil olmak üzere 67 kişiyle 6,5 saat süren toplantı yaptık. Modelimizi anlattık. Her söz almak isteyen kişiye söz verdik. 42 kişi söz istedi. Sınırlama yoktu. Her şey açıktı. Bende kural budur. Eleştiri nezaket ve saygı kuralları içinde yapılırsa her şey söylenir.

“AÇIK SÖZLÜYÜZ”

Tüm talepler dile getirildi. Şunu gördüler; şeffafız ve açık sözlüyüz. Gözlerindeki ışıltıyı görerek ayrıldım. Birçok arkadaşım teşekkür ederek ayrıldı. STK’ların temsilcileri, iş dünyasından hanımefendi ve beyefendiler vardı. İstişareye devam edeceğiz, iletişimi koparmayacağız, elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz dedik. Ana muhalefet partisi oy oranını yüzde 25’ten yüzde 25,3’e çıkardığı için kendisini iktidarda görmeye başladı. Her gün erken seçim teranesiyle iş dünyasının önünü kapattı. Yurtdışından gelmeyin dedi.

TÜSİAD’A TEPKİ

Gittiği TÜSİAD’a açıklamada bulundu. Yahu TÜSİAD sen toplantıdaydın, gayet iyi iletişim kurmuştuk. Ne oldu da şiddetli açıklama yapıyorsun! Sevgili TÜSİAD, sakın ha muhalefet partisinin gazına gelmeyin. Onlar zannettiler ki bu iş bitiyor. Siz bize tavır takınırsanız, bu millet size tavır takınır. Siz bizim gideceğimizi zannediyorsanız, son seçimlere bakın, hepsinde sizi her seçimin ertesi günü yalnız bıraktı, biz yine birlikte çalışacağız. Biz bir gemideyiz. Bu geminin en üst katında oturuyorsunuz. Havuzlu villalarınız var, kameralarınız çok lüks. Dövizden en fazla etkilenen sizlersiniz. Öyle bir bağırıyorsunuz ki, aşağıdaki kişiler döviz alıyorlar, sonra da ellerinde patlatıyorsunuz.

En başta kaybeden TÜSİAD olmak üzere en büyük oyuncularımız. Türkiye’de döviz borcu olanların yüzde 75’i bin tane firmaya ait. Asıl borçlu sizsiniz. Makroekonomik göstergelerle bağı olmayan nasıl oluyor da, size bir telefonla, bir gelişme iktidara çeki düzen vermeye çalışıyorsunuz. Bakın söylüyorum Haziran 2023’te onlar sizi yine yarı yolda bırakacaklar. Bu millet cevabını verir. Sen orada zararı göreceksiniz, aşağıda paylaştıracaksın.

ASGARİ ÜCRET

Asgari ücrette yüzde 50’in üzerinde, enflasyonun çok çok üstünde artış yaptık. Enflasyondan en çok sabit gelirliler etkilenir. Biz ezdirir miyiz?. Bir işçinin evine giderken yüzünün asılarak gitmesine biz katlanamayız, sayın Cumhurbaşkanımız hiç katlanamaz. ‘Çocuğumuzu kurtarın’ denilen bir ülkeden geldim ben. 1990’lı yıllarda insanlar hastaneye gidemiyordu, doktor bulamıyordu, ilaç alamıyordu. Asgari ücretliyi biz ezdirir miyiz? Dün sadece asgari ücretlilere değil tüm ücretlilerden hem damga vergisini kaldırdık. Bu ne demek? Seni ezdirmeyeceğim demek.

“ABD VE ALMANYA ENFLASYONDA ŞOK YAŞIYOR”

Enflasyonun üstesinden geliriz. Vücudumuz alışık buna. ABD’de 6.8’e gelmiş, 68 kat, şok yaşıyor. Almanya şok yaşıyor. Biz nasıl tedbir alacağımızı, psikolojisini, hangi adımı atacağımızı biliyoruz. Vatandaşımız enflasyonun nasıl bela olduğunu bilir ve bize yardımcı olur. Şimdi fiyatlamalar yapıldı. Fiyatlar toparlanırken fiyatları çekmeyenler, çok net söylüyorum, fırsatçılık yaparsan, ülkeye zarar verecek adımlar atarsan Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın nasıl bir bakanlık olduğunu anlayacaksın!

“DÜNYANIN EN UCUZ AKARYAKITINI KULLANIYORSUNUZ”

Fiyatlamadaki psikolojiyi tahmin edebiliyorum. Şimdi bu artışı, her şeyi dövizle satmıyorsunuz ki. Dünyanın en ucuz akaryakıtını kullanıyorsunuz. Maliyet artışı döviz kurundaki artış kadar mı olması lazım. Döviz yüzde 100 arttı, bazıları bütün fiyatları yüzde 100 arttırdılar. Bazıları ‘artış yapmıyoruz’ diye o ihaneti yapmadılar. Elbette bir fiyatlama davranışı vardır, elbette kâr etmek istersiniz, bir şey demiyoruz. Ama kârınızı elde ettiniz. Bu konuda hiçbir tavizimiz yok. Allah’ın izni, milletimizin desteği ve sayın Cumhurbaşkanına duyulan güvenle bu işi bitirdik.

“MAALESEF SOSYAL MEDYANIN ETKİSİNDE KALIYORUZ”

Türkiye’de maalesef sosyal medyanın çok ciddi etkisinde kalıyoruz. Bunlarla ilgili adımlar atılması lazım. Gördüğünüz şeyleri öylesine yaydılar ki, öyle bir algı oluşturuldu ki, algı gerçeklerin yerine geçti. Gerçekler her zaman öne çıkar. İş insanına soruyorum, ‘işler iyi değil’ diyor. İşinin çok iyi olduğunu bildiğim halde. ‘Yok kendimi söylemiyorum ama işler iyi değil’ diyor. Bu sosyal medyanın etkisidir. Türkiye dün akşam itibariyle gerçekleri gördü. Makroekonomik göstergelerle asla bağdaşmayan büyük çatışma vardı. Şimdi o çatışma bitti.

“AMAÇ DOLARİZASYONU AZALTMAK”

Sosyal medya üzerinden bu tür yalan, yanlış propaganda yapanların canına okuyacağız. Kimsenin TL ile başta küçük yatırımcılar olmak üzere bireyler ve Türkiye’ye zarar verme hakkımız yok. Bugün adımları tıkır tıkır giderek atıyoruz. Yok efendim KDV gelecek vs. her gün yeni bir şey üretiyorlar. Şaşırmamak mümkün değil. Gerçek kişilerin tamamı, herhangi bir kısıt olmaksızın ister bugün ister yarın, ne zaman isterse iki tane önemli şey var. Buradaki amaç dolarizasyonu azaltmak. Az önce TÜSİAD’a çağrıda bulundum. Lütfen, en fazla siz zararı görüyorsunuz. Bireylerin döviz borcu yok. Siz de rahat durun, rahat durmayanlara söyleyin, rahat dursunlar.

KUR KORUMALI TL MEVDUAT SİSTEMİNİ ANLATTI

Sizin 100 bin TL paranız var ya da 10 bin dolarınız var. 10 bin dolarınız varsa getir bugünkü kurdan çevir diyoruz. Üç aylık dönemlerle diyoruz. Bankacılık sektörü bayram ediyor. Dövizinizi bozuyorsunuz, ‘ben 10 bin dolarımı bozdum’ diyorsunuz. 3 ay sonra ben paramı istiyorum derseniz, o günkü fiyatlarla paranızın karşılığını alırsınız, dolar bazında. Hiçbir kısıt yok. O nemanız 10 bin dolardan fazla ise güle güle harcayın. Biz size 10 bin doların stopajdan arındırılmış karşılığınızı veriyoruz.

TL’ye yatırdınız, daha yüksek gelmişse o. 100 bin liranız var. 100 bin lira karşılığı yine git faizine yatır, katılım bankaları da İslami yönden inançlarına uygun şekilde enstrümanlarını geliştiriyorlar. Faize hassas olan kesim de faydalanacak. Dönem sonunda kaç dolar karşılığı bugünkü 100 bin lirası üste ise karşılıyoruz, altta ise güle güle git paranı harca diyoruz. Burada vatandaş risk almıyor, biz risk alıyoruz.

“MAKROEKONOMİK GÖSTERGELERİMİZDE PROBLEM YOK”

Şundan eminim, bizim makroekonomik göstergelerimizde problem yok, vatandaşımızın kur artışından kaynaklanan sıkıntıları var. Biz önlemleri aldık bitti, yüksek köpük temizlendiğinde herkes gerçek fiyata gelmiş olacak. Gerçek fiyat, rekabet edilebilen kur, optimal nokta. Biz risk görmüyoruz. Yoksa biz kamu bankalarıyla başlardık. Tüm sektördeki bankaları sistem içerisine koyduk, katılım bankalarını da koyduk. Bireylere bu yolu açtık. Kötü mü olacak? Hayır böyle bir şey yok.

Makroekonomik göstergeler bizim kafamızdan yazdığımız şeyler değil. Dünya temiz değil, bu net. Bizim içimizde de temiz olmayan adamlar, ülkesini satacak olanlar var. Biz onların en aza indiriyoruz. Hazinemizin üstünde bir yük yok. Her türlü alternatif senaryoları önümüze koyduk. Bu senaryolardan hangisi en kötü ona baktık. En kötü senaryoda bile bireyler kârlı çıkıyor. Hiçbir risk olmayacak. En kötü senaryoda bile bugün yatırdığınız paranın üstünde para alacak. Bankalar çok mutlular. Döviz fiyatlarından kaynaklanan problem en çok bankaları etkiliyor.

Bireylerin sıkıntılarını hızlı şekilde gideriyoruz. Neden insanlar dövize gitti. 3-5 bin lirası var. Dolarizasyon Türkiye’de gerçek. Biz şimdi bunu Türkiye’de en aza indireceğiz inşallah. Şimdi o adam, o hanımefendiye iki yoldan hangisi kârlı ise cebine koyuyoruz. Dolar 20 TL’ye çıkacak, birileri bu işten nemalanacak, muhalefet keyif yapacak diye ben bu enstrümanlarla ortaya çıkmam. Yok öyle bir dünya.

“BOZARSAN CEZA VERİRİZ”

Biz öncelikle ortalama mevduat süresini 90 güne çekiyoruz. Bozarsan ceza veririz diyoruz. Ceza, elde edeceğin nemayı kaybetmiş olur, o günkü kur üzerinden paranı alırsın. 3, 6, 9, 12 ay yaptık. Vadeleri mümkün olduğunca uzatmaya çalışıyoruz. Bankalar ekonomik öngörülebilirliği sağlamış olacak, kısa vadede vole vurmayı düşünenler bu işten vaz geçecek. Dün akşamdan bugüne kadar Türkiye’deki değişimi görüyor, hissediyoruz. Ekonominin aktörleri de görüyor. Ekonomi aktörleri bu saatten sonra muhalefetin, trollerin ifadelerine çok sert tepki göstereceklerdir inanın.

“HERKES RAHAT OLSUN”

Normalleştik şimdi herkes rahat olsun. Bankaların yükü yok, rahatlatıyoruz. Bugün özel bankanın genel müdürü teşekkür mesajı atmış bana. Bugün farklı bir dünyaya uyandık. Bankacı oturacak önünü görecek, iş dünyası önünü görecek, düşük faize insanımız da, bankalarımız da alışıyor. Yüzde 14’le özel bankaya gidiyor. Mudi parasını yatırıyor. Hani yüksek faiz diyenlere soruyorum. Yüzde 14’le garantili bir şekilde yatırıyor.

“TL’Yİ CAZİP HALE GETİRİYORUZ”

Saat 14.00’de açıkladık, bankalar hızlı bir şekilde sistemi kurdular. Çok iyi durumdayız. Şimdi rakamları vermeyeyim. Ekonomi rakam işi, temenni, güven, istikrar, beklenti, gözlerdeki ışıltıdır. Benim gözlerimdeki ışıltıyı arkadaşlarım görüyor. Biz insanız, makine değiliz. Ben sıkıntılı gelsem buraya enerjik bir şekilde konuşabilir miyim? Bu sistem bir günlük değil. Kafaları karıştı şimdiler. Bankaları insanlardan uzaklaştırın diyorlar, yemezler. TL’yi cazip hale geliyoruz. İçerideki yerleşiklerin parasından stopajı kaldırdık, artık sıfır. Kararnameler çıkıyor şimdi.

Alışkanlık var paramı kasamda tutayım, dövize çevireyim. İnsanların nasıl düşündüğünü kendimizin yerine koyarak hareket edersek sorunları çözeriz. Türkiye altını seviyor. Kendisini finansal olarak dışarı çıkarmayı, paylaşılmasını, görünmesini istemiyor. Getir yastık altındaki herhangi bir para, ticarete karışmamış paranın, altını istiflemenin hiçbir karşılığı yoktur, inanç anlamında böyle. Bankalarımız orijinal ve özgün hazırlıkları yapıyorlar. Getir altınını koy, ister bunu saf altına döndürelim, karşılığını verelim. Pırlantanı da getir diyeceğiz. Ekonomiye kazandırılmamış hiçbir malın değeri yoktur aslında.

Altın toplamayla başladık, toplanan altınların işlenmesi, işlenmiş olan altınların elde edilecek her türlü nemasının paydaşlarla paylaşılması. Yastık altında güven çok önemli. Yastık altında para tutmanın riskleri çok açık. Bir defa hamallığını yapıyorsunuz. Ekonomiye kazandırılması şart. Ekonomiye kazandırıyorsunuz, topluma, ülkeye kazandırıyorsunuz. Bu enstrümanlarla çok özgün şeyler geliyor, şimdi söylemeyeyim, onu bankaları paylaşacaklar.

Doların sert düşüşüne paralel olarak firmaların ürünlerde indirime gittiğini düşünüyor musunuz? #Dolar | #İndirim

— Haberler (@Haberler) December 22, 2021 Dolar kuru ne kadar? Dolar kaç TL? Dolar alış ve satış fiyatları için tıklayın. Altın fiyatları için tıklayın. Gram altın ne kadar? Çeyrek altın ne kadar? Tüm seçim sonuçları için tıklayın İl ve ilçelere ait tüm geçmiş seçim sonuçları.

Haberler.com – Ekonomi Haberleri

Haberi Kaydet



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir