Ertuğrul Özkök, eşinin ismine gönderme yapan, “Tansu’ya Mektuplar” başlığı altında yazdığı ve “newsletter” olarak paylaştığı yazılarında bugün, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret ettiği argümanıyla açılan davada 2 yıl 7 ay 15 gün mahpus ve siyasi yasak cezası alan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki kararı için “Ekrem İmamoğlu’na verilen bu mantıksız, insafsız ve izansız kararı bir cümle ile özetle derseniz, derim ki: Bu bir 12 Eylül askeri darbe kararının sivil tıpkıbasımıdır.” tabirlerini kullandı.
Özkök’ün, “Bu kararı bir cümle ile anlat derseniz derim ki” başlıklı yazısı şöyle:
Bu kararı bir cümle ile anlat derseniz derim ki
Ekrem İmamoğlu’na verilen bu mantıksız, insafsız ve izansız kararı bir cümle ile özetle derseniz, derim ki:
(*) Bu bir 12 Eylül askeri darbe kararının sivil tıpkıbasımıdır.
Yani 12 Eylül’den sonraki birinci hür seçimde merhum Turgut Özal ve arkadaşlarının bir kısmının, birtakım toplumsal demokrat adayların seçime girmesinin askerlerce vetosuna emsal bir teşebbüstür.
Bana Ekrem İmamoğlu kararı ile ilgili ikinci bir cümle ekle derseniz, ona da derim ki;
(*) Bu, 28 Şubat periyodunda İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan’ın parti kurup siyasete girmesini engelleme kararının tıpkıbasımıdır.
*
Üçüncü bir cümle ekle derseniz cümlemi şöyle tamamlardım:
(*) Bu Türkiye’de askeri vesayetin bitip onun yerine yargı yoluyla sivil vesayetin başladığının bütün Türkiye’ye ve bütün dünyaya ilan eden post çağdaş bir siyaset mühendisliği faciasıdır.
Öylesine post çağdaş bir mühendislik ki, kararın açıklanması için Borsa’nın kapanması beklendi.
*
Bunun sonucu ne olur?
Bundan 23 yıl evvel halkın yüzde 26 oyu ile seçilen İstanbul Belediye Lideri’nin siyaset yolu ne kadar kesilebilmişse, halkın yüzde 56 oyu ile seçilen yeni ve genç belediye liderin yolu da o kadar kesilebilir.
Askeri vesayetin yargı yoluyla siyaset mühendisliği ne kadar başarılı olabilmişse, sivil vesayetin yargı yoluyla siyasi siyaset mühendisliği de o kadar başarılı olabilir.
*
Türk medya tarihinin en süratli kadük olan cümlesi, Erdoğan için söylenen “Muhtar bile olamaz” sözüydü.
Türkiye tarihinin en güçlü Cumhurbaşkanı oldu.
Bu karardan sonra İmamoğlu için söylenecek tıpkı cümlenin ömrü daha da kısa olacaktır.
Bunu en güzel bilen beşerler da AKP’nin kurucu takımlarıdır.
O nedenle bu karardan en çok rahatsızlık duyan insanların da onlar olduğuna eminim.
*
Bundan 22 yıl evvel Erdoğan’a yapılan haksızlık, Deniz Baykal ve CHP’nin verdiği takviyeyle ortadan kaldırılmıştı.
Bugün kendine hâlâ demokrat diyen AKP’lilere düşen demokrasi vazifesi de budur.